SAFRANBOLU GEZİSİ

- -

Nisan ayında hafta sonu bir değişiklik yapıp kalabalık bir grup Safranbolu'ya gitmiştik. Fotoğrafların makinede uzun zaman kalması sonucu bu yazıyı o zaman yazmak istememe rağmen yazamamıştım. Hazır tatil gelmişken belki ufak bir kaçamak yapmak isteyenler olur diye yazayım dedi. Hem benim hatıramda da daha canlı kalır. 

Sizi 1994 yılından beri Dünya Miras Listesinde yer alan ufak bir geziye çıkarıyorum.



Safranbolu klasik evlerinin bir örneği olan Safran Otel'de kaldık. Otel hem çok temiz hem de keyifliydi.


Her odanın ayrı bir ismi var. Benim odam 'Uzun Oda'ydı. Eski tip telefonu, pencereleri ve şirin perdeleriyle çok şirin bir oda ve gerçekten geniş bir koridor gibi şekli var.


İlk gün önce Bulak (Mencilis) mağarasını gezdik. Burada aslında çok fotoğraf çektik ama hepsini koysam bu sayfa açılmaz bile:)))





Bu gördüğünüz bir yarasa :) 



Mağaraya biraz dik ve uzun bir merdiven yoldan çıkılıp iniliyor.



Eski Safranbolu'da çarşıyı gezerken Demirciler Çarşısında sık sık yukarıdaki fotoğrafa benzeyen manzaralar görülüyor. 



Arasta'da kahve içmeden dönmedik tabii :) Kömürde kahve keyfi yanında sanırım karadut şerbetiyle (Şerbet sevmediğim için içmedim. Fazla tatlıydı. Karadut Suyu daha iyi bir seçenek:) ) servis ediliyor ve kahveler gördüğünüz gibi gerçekten kömürde pişiriliyor. 


Çarşının her yerinde ahşap hediyelik eşyalar ve takılar, boncuklar, magnetler satan dükkanlar var.

Ben ahşap pencere şeklinde anahtarlıklara bayıldım ve aldım. Bana hediye olarak alınan ahşap doğal tarakları da severek kullanıyorum. Çarşıda ıvır zıvır kurcalamak çok eğlenceliydi.


Çarşıyı gezerken bizim en çok ilgimizi çeken şey kesinlikle güneş saatiydi. Saati incelerken halimiz çocuklar gibiydi.


Meydanda bulunan lokumculardan lokum ve helva aldık. 

Ben Safranbolu Lokumlarının biraz fazla şekerli olduğunu düşünüyorum. Tatlıyı çok sevmeme rağmen şekeri çok olan tatlıları sevmiyorum. Mesela şekerpare çok severim ama çok şekerlisini değil. Hatta ağdalı ağdalı şerbetlisini hiç değil. Kararında olacak.

Helvaları daha başarılı buldum.


Hıdırlık Tepesine çıkıp tepeden Safranbolu'ya bakıp çay içtik.




İlk gece otelin bahçesinde mangal yapıp geç vakte kadar muhabbetin keyfini çıkardıktan sonra ikinci gün Su Kemeri'ni gezdik ve soluğu Yörük Köyü'nde aldık. Yörük Köyünde ara sokaklar çok keyifli ve her sokağın fotoğrafını çekme isteği uyandı bizde :)


Köy olur da çeşme olmaz mı?




Yörük Sofrası'na gidip gözleme yemeden gelmek olmaz dedik :) Gözlemenin yanında tereyağ ayrı bir kapta geliyor yanında fırçasıyla ve istediğiniz ölçüde yağ sürebiliyorsunuz. 


Yörük Köyünde safran dışında en çok satılan şey Sedef Çiçeği.

Köyde kendi yaptığı reçelleri,pestilleri satan bir teyzeden safran ve erik pestili aldık.

Son olarak dönüş yolunda tandır kebaplarını  mideye indirip İstanbul'un yolunu tuttuk. 

Çok keyifli bir geziydi. Bir daha gidebilirsem bu geziye Amasra'yı da dahil etmek istiyorum. 

Sevgiler

seregonsworld@gmail.com

7 yorum:

  1. Biz de gittik ve çok eğlendik, bende bir türlü yazısını yazamamıştım :)
    sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle gezilerde kiminle gittiğinde çok önemli, ben çok keyifli vakit geçirdim. İiyi tatil arkadşı bulmak kolay değildir. Ben şanslıydım:)

      Sil
  2. Safranbolu'yu zaten çok seviyorum, fotoğrafları görünce aslında çok da özlediğimi anladım. Çok güzel bir gezi olmuş, benim de bi safranbolu postum var (http://theericaceae.blogspot.com.tr/2014/01/safranboludan-notlar.html) ama çok güzel detaylar keşfettim senin yazın sayesinde. Ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Benim için çok keyifli bir geziydi,güzel bir anı olarak kalacak:)

      Sil
  3. Gercekten bu yaziyi bu fotograflari gorunce cok mutlu oldum ve universteyi bu sehirde okudugum icin sansli oldgmu dusundum:) amasra da gercekten cok sirin bi yer blogumda yazisi var beklerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlu olmanıza sevindim:) teşekkür ederim:)

      Sil
  4. Oo zaman seni Ayvalık'a bekliyorum şekerim:) Karadut suyunda boğulabilirsin:))))

    YanıtlaSil